bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "...kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ.." bu mısrada mehmet akif, ülkemizi ele geçirmek için adeta üzerimize çullanan, devletleri tasvir ediyor. koskoca savaşın tek cümleye sığdırılmış hali gibi adeta. (bkz: üstad)
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      'gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'bu, taşındır' diyerek kâ'be'yi diksem başına; ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan, yedi kandilli süreyyâ'yı uzatsam oradan; sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana yapılan bu kahramanlığa, evreni sersem ayağına yine bir şey değildir senin yaptıklarının yanında diyor kısaca akif.
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyâda eşi? en kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -tepeden yol bularak geçmek için marmaraya- kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! nerde -gösterdiği vahşetle- bu: bir avrupalı! dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! eski dünyâ, yeni dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, ostralyayla berâber bakıyorsun: kanada! çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; sâde bir hâdise var ortada: vahşetler denk. kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... hani, tâûna da züldür bu rezîl istîlâ! maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler... kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! âsımın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: i̇şte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... o, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, bir hilâl uğruna, yâ rab, ne güneşler batıyor! ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhîdi... bedrin arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? gömelim gel seni târîhe desem, sığmazsın. bu, taşındır diyerek kâbeyi diksem başına; rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, sana âgûşunu açmış duruyor peygamber. (bkz: mehmet akif ersoy)
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      En güzel şekilde Bedirhan gökçe tarafından okunan Mehmet Akif ersoy şiiri. En az İstiklal marşımız kadar güzel ve duygulu bir şiirdir. Bir insanın, hissiyatını tarif etmesi anlamında muazzam bir örnektir. Bedirhan Gökçe - Çanakkale şehitlerine
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      telefondaki müzik listemde bedirhan gökçe'nin çanakkale türküsü fonunun üstüne okudğu versiyonu mevcut. dinlediğim zamanlar adeta irkilip kendime geliyorum. en sevdiğim dizesi: 'tüllenen mağribi, akşamları sarsam da yarana yine bir şey yapabildim diyemem hatırana'
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇şte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek!
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      az evvel bilmem kaçıncı kez okuduğum şiir. şu kısmıyla sessiz istila'yı çağrıştırır; "kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... hani, tâûna da züldür bu rezîl istîlâ!" . hasta olmasam daha önce yaptığım gibi bu esere de güzel güzel parantez açardım ama mecalsizim. - (#4632555) ayrıca şu site burada dursun; link